';
531. Sayı / 11. Sayfa

Miladi Tarih: 16 Mayıs 1901

Rumi Tarih: 3 Mayıs 1317

10. Sayfa
2 Yazı
12. Sayfa
2 Yazı
Hayat-ı Matbuat

-2-

“Eylül”, Muharriri: Mehmet Rauf

1 Cilt, Âlem Matbaası

Birinci babda bütün eşhas-ı vakayı öğrenmiş oluyoruz. Zaten roman karışık bir sahife-i hayat değil, derin bir safha-i tahlil olduğu için birçok eşhas-ı vaka da yok. Süreyya ile Suat, birbirini seven, mesut beş seneden beri menahil bir karı kocadır. Mamafih bu hayat, ne kadar aşk ve irtibat ile geçerse geçsin, kalb-i beşerin eskimeye kabiliyetinden naşi yıpranmıştır. Aralarında eski ateş-i muhabbet azalmış, eski hararet biraz itidal bulmuş, bunun yerini samimiyet doldurmuştur. İşte bunun için yalnız karısının vücuduyla kanaat edemeyen Süreyya, Nisan sonlarına doğru taşınmış oldukları Erenköyü tarafındaki köşklerinde pek fena sıkılıyor. Babasını bir yalı tutmaya ikna edemediğini söyleyerek şikayet edip duruyor. Fakat Suat bu şikayetlerin asıl sebebi ne olduğunu biliyor, hâlâ saadet rengini muhafaza eden hayat-ı müşterekelerinin amak-ı tarinde hissolunamaz, görülmez melaller hissederek zevcini her emelden muarra tutamadığını görüyor, şimdiye kadar hep cereyan-ı vakaya tabi bırakmış oldukları hayatlarını artık idare, tertip etmek lazım geleceğini anlıyordu.

(…)

Musahabe-i Edebiye

Şu Tenkit Meselesine Dair

Bir eser-i terakki. Lisan münakaşasından sonra artık şimdi esas edebiyata dair mübahase. Vakıa bu da yeni bir şey değil, hemen lisan meselesi kadar eski, tabir-i mahsusuyla müebbet ise de edebiyatın asıl manası henüz şimdilerde anlaşılmış bulunduğu ve tenkidin hakikat ve künhü daha dün öğrenildiği için nispeten yeni add olunabilir; ve denilebilir ki bu, lisan meselesi gibi gayrikabil hal kalmayacaktır: Çünkü asıl terakki burada. Edebiyatta edebin, bahusus adab-ı  musahabenin ne olduğu öğrenildi ve yazı yazmak için vukufsuzluğun kafi göründüğü zamanlar geçti. Hiç olmazsa, şu meselede, tarafeyn için böyle bir hüsn-i teveccüh gösterilebilir.

(…)