';
390. Sayı / 10. Sayfa

Miladi Tarih: 31 Ağustos 1898

Rumi Tarih: 19 Ağustos 1314

9. Sayfa
2 Yazı
11. Sayfa
2 Yazı
Bedayiü’l-Arab

Bir Şair-i Bahadır

yahut

-Beşir Bin Ebi Avane-

Yaveran-ı Hazret-i Şehriyariden Miralay İzzetlü Sadık El-Müeyyed Bey

Memuriyet-i mahsusa ile iki defa Afrika Sahra-yı Kebir’inde icra-yı seyahat eylemiş ve bu seyahatlerdeki müşahedatını mükemmelen tasvir ve tahrir ederek gazetemize lutfen ita buyurmuş oldukları malumdur. Bu seyahatnameyi gazetemizde tefrika halinde mütalaa eden kariin-i kiram kitap şeklinde dahi neşrini arzu eylemiş olmalarıyla pek çok taraftan irae edilen bu arzuya binaen Sadık El-Müeyyed Beyefendi’nin eser-i fevkaladeleri Afrika Sahra-yı Kebir’inde Seyahat unvanıyla bu kere güzel bir cilt halinde tab ve neşrolunacaktır.

(…)

1314 Senesine Mahsus Nevsal-i Servet-i Fünûn

Gazetemiz tarafından her sene neşrolunan işbu mükemmel ve musavver takvimin 1314 senesine mahsus cildi dahi neşrolunmuştur. Bu cilt, sal-i hale müteallik bir mükemmel takvimden başka Yunan ile vukua gelen muharebe-i galibanemizin bir tarihçesini ve ona müteallik mühim resimleri ve bir sene zarfındaki meşahir-i fünun ve siyasiyatı ve bir senelik vakayi-i siyasiye ve medeniye resimlerini ve tarifatını ve vefiyat-ı meşahiri şamildir. Yüz büyük sayfa ve yüzü mütecaviz resimden mürekkep olan beher cildin ecza olarak fiyatı beş, mücelledi sekiz kuruştur. Vilayatta eczası sekiz, mücelledi on bir kuruşa satılır.

İstanbul Postası

Yarış, kazanmak, eğlenmek, mükâfat, hediye; işte bütün bu kelimeler Cumartesi günü binlerce ağız tarafından belki milyonca defa tekrar edilmişti. Kim bilir ne kadar kalpler tatlı heyecanlara düşmüş, o kadar ümitlerden kaçı hakikate geçmiş, ne kadar boşa çıkmıştır.

Beni sorarsanız yarış günü ümidim güzel bir zaman geçirmekten ibaretti. Bu da hakkıyla vücuda geldi. Biz yarış seyri için bütün Ayastefanos erbab-ı zevkiyle müştereken bir büyük vapur kiralamış, o günlük iki nöbet mekûlat ve meşrubatımızın ihzarını “Busketo” otelinin sahibi mösyö Ernest Beyanki’ye ihale etmiş ve sabahleyin saat yarımda Ayastefanos’tan harekete karar vermiş idik. Stefano ismindeki römorköre masaların, sandalyelerin, yiyeceğin, içeceğin doldurulması, sonra köyümüz muteberanının, mösyölerin ve madamların vapura binmeleri vakt-i hareketi biraz geciktirdi. Tam saat bir buçuktu ki vapur latif mızıka nağmeleri, hurra sadaları arasında Ayastefanos fenerini dolaştı, Adalar’a doğru yol verdi. Arkamız sıra yarışa iştirak edecek iki kotrayı çekiyorduk.

(…)

Bundan sonra zaman tahlisiye sandallarının, Ada kayıklarının, pazar kayıklarının müsabakasına, tahlisiye sandallarının fevkalade talimlerine, yağlı direğe çıkıp yukarıdaki bayrak ile mükâfatı almak üzere çalışanların gayretlerine, yüzme müsabakasına münhasır kaldı. Bunlar da erbab-ı temaşayı fevkalade eğlendirdi, akşamı getirdi. Artık züvvar birer birer çekilip gitmeye, vapurlar veda düdüklerini öttürüp İstanbul yolunu tutmaya başladılar. Bütün bu seyircilerin avdetini seyrederek bir hayli zaman daha Ada pişgâhında durduk. Güneş gurub etmiş, Ada sahili yakılan fenerlerle nurani bir manzara almıştı. Hepsinin üzerine inikâs eden ziya-yı kamere müstağrak bulunduğumuz halde biz de tam saat birdi ki Ayastefanos yolunu tuttuk.