Bizde kitabet ve edebiyat umumiyetle kavaidi takip eder. Denilir ki kavait esastır, temelsiz bina olmaz; talebe kavaid-i lisanına vukuf ve ihata sahibi olmazsa lisanen ve kalemen hüsn-i ifade kudretini kesb edemez. Fakat ilk makalede mufassalan şerh ve ispat edildiği gibi adi kavaid-i nahv ve belagatin bile, müracaat edilecek bir mecmua, bir hülasa şeklinde mevcut bulunması müfit ve lazım olmakla beraber hüsn-i ifade maksadına vusul için talebeye rehberlik edebilmek cihetiyle hiçbir kıymeti yoktur; bu hakikati bize, senelerden beri teselsül edip gelen müşahede ve tecrübeler, birer bürhan-ı halli gibi katiyen isbat edip duruyor. Talebeye hüsn-i ifade babında iktidar ve meleke kazandırmak için kavaidi tekmil etmelerini beklemeksizin hemen bilfiil ifade yoluna sevk etmelidir. Filhakika ilk lisan derslerinde irae ve izah edilen her yeni hakikati ve her yeni keyfiyeti temsil etmek için talebenin kendilerine kısa kısa cümleler tertip ettirilmek lazımdır ki tedricen daha uzun ve daha mürekkep olabilir. Herhalde bir cümle tertip etmek de bir müsvedde kaleme almak demek olacağından kendi kendimize büyük göstermek istediğimiz müsveddeye ilk derste iptida etmelidir.
(…)