015 yılında TÜBİTAK 1001 projesi olarak başladığımız 115K608 no’lu “Osmanlı Kültür Tarihinde Servet-i Fünûn Dergisi” adlı çalışmada yola çıkış noktamız modern Türk edebiyatı tarihinin dönüm noktalarından biri olan Servet-i Fünûn dönemi ve edebiyatı hakkında edebiyat tarihlerinde yer alan yaygın ve yerleşik kanıları sorgulamaktı. Köksüzlük, yüzeysellik, toplumdan kopukluk, bireycilik ve aşırı batıcılık gibi çok genel yargılara indirgenmiş değerlendirmelerin dönemin edebî eserlerindeki karşılığını sorunsallaştırırken bir yandan da edebiyatta yenilik taraftarlarının çatısı altında toplandığı sıklıkla vurgulanan Servet-i Fünûn dergisini incelemek bu sorgulamanın kaçınılmaz bir gereğiydi. Dönemin önde gelen yazar ve şairlerinin eserlerinde ortaya koydukları dünya, yukarıda ifade edilen genelgeçer yargılarla kavranamayacak kadar karmaşıktı.
Romanlar, 19. yüzyıl sonunda Osmanlı’da modernlik deneyiminin tezahürü olan bir modern bireylik halini; arzu eden, arzularının peşinden giden fail karakterlerin arayışını, modern bir kente dönüşen İstanbul’da modernliğin beraberinde getirdiği bakış, duyuş ve deneyimlerle birlikte anlatırken şiirler dilin imkânlarını kullanarak şairin bireyselliğinden doğan biricik duygulanımlarını yeni imgelerle telaffuz edebilmenin arayışı içindeydi. 19. yüzyılın bu son çeyreğinde imparatorluğun başkentinde biçimlenen bu edebiyatın içine kapalı bir kaçış edebiyatı değil, Osmanlı modernlik deneyiminin tezahürlerine ve dünyaya çoktan açılmış, çağdaşları Avrupalı yazar ve şairlerle temas eden, etkileşen bir edebiyat olduğu rahatlıkla söylenebilirdi.