';
298. Sayı / 7. Sayfa

Miladi Tarih: 26 Kasım 1896

Rumi Tarih: 14 Teşrinisani 1312

6. Sayfa
4 Yazı
8. Sayfa
2 Yazı
Londra Hatıratından

[Geçen nüshadan mabad ve hitam]

İfrat-ı memnuniyet kedere benziyor. Delalet ettiği salona nasıl amik bir teessür, nasıl şedit bir helecan ile çıktım. Beş on dakika intizardan sonra salona ilk gelen kimdi bilseniz? O! Tebessümüyle dür-nisar, hal ve tavrıyla lütuf-şiar, nur-ı laciverdi-i nazarıyla hayat-nüvaz.  Salona girer girmez kendimi bilmez bir halde kalktım. Birkaç söz söylemek için efradından bulunduğum mecami-i kübrada gülünç olacak helecan ve teessürüme bir türlü galebe edemiyordum. Şurası avan-ı galeyanımda bile nazar-ı dikkatimden dur olmamıştı ki pek güzel, pek nazik, pek mültefit… Fakat kendinde teessürden eser olmadığı gibi kalpte hâsıl ettiği helecanlardan da bihaber görünüyordu.

(…)

Öğleden bir saat sonraydı ki ikimiz de atlarla iki dağ arasındaki bir vadiden süratle geçiyorduk. Şehirlerde heyet-i içtimaiyenin içinden o her adımda insanın bahtiyarlığı ile müsademe, her sözde ümidi ile mücadele, her tarafta hayal-i bimisalini düçar-ı iğbirar eden mükâbereden kurtularak bunların kâffesinden azade olan tabiatın safha-i ebediyesinde köylerden, ağaçlardan, sulardan, ziyadan müteşekkil mevaki-i latifenin geçtiğini görerek ilerliyorduk. Muhibb-i muhal olan gönlüm istiyordu ki bu tenezzüh-i âşıkane hiç nihayet bulmasın.

(…)