';
325. Sayı / 4. Sayfa

Miladi Tarih: 3 Haziran 1897

Rumi Tarih: 22 Mayıs 1313

3. Sayfa
2 Yazı
5. Sayfa
2 Yazı
Musahabe-i Fenniye

Sürat – Vesait-i nakliyenin tesrii- Vapurlar – Vapurlarda çark tertibatı – Yeni usul: saatte kırk beş mil sürat – Elektrik ziyası ve şa’ri borular – Elektrik ile hanendelerin münasebeti – Edison’un meşagil-i ahiresi: Şulebar cisimler

 

Medeni milletler arasında münasebet arttıkça ve terakkiyat-ı ilmiye ve sınaiye yalnız bir mahale mahsus tutulmayıp şems gibi menafi-i amme görülmeye başladıkça ve dünyanın herhangi bir köşesinde zuhura gelen bir vakadan – siyasi, fennî, sınai, ticari ne olursa olsun – haberdar olmaya her şahs-ı medeni tehalük gösterdikçe bittabi vesait-i nakliyenin, vesait-i muhaberatın imkân müsait olduğu derecede tesrii çareleri düşünülmüş, harikulade denilecek keşifler meydana gelmiş, günden güne bu vesait ikmal olunmuştur. Telgraf vesait-i muhaberede matlub-ı sürati hâsıl etmiştir. Şimendiferlerde, vapurlarda her gün sürati tezyit etmeye bir çare bulunmaya sa’y edilmiştir. Şimendiferlerin bugün âlem-i medeniyette husule getirdiği tahavvülat-ı ticariye ve sınaiyeyi zikre hacet yoktur, gün gibi aşikârdır. Saatte yirmi kilometre sürat, otuza kırka, yüze, yüz elliye ve belki iki yüze kadar çıkarıldı. Karada bu kadar çapuk-pa olan insan denizde de bu derecede sürat istihsaline uğraşıyor… Denizde muvaffak olmazsa havada muvaffak olmak ve bahr-i muhitleri sathından değilse bile üstünden -balonla- yahut altından -tünel ile- şimendifer süratiyle kat edebilmek ümidini besliyor.

(…)

Mai ve Siyah

-Halid Ziya Beyefendi’ye-

Mai ve Siyah’ı en büyük bir hiss-i takdir ile okuyan, ruhuyla bel eden, hissiyatına mezç eyleyenlerden biri de bu acizdir. Bu eser-i ali hitam bulunca hakkında birinci sözü söylemek, birinci hükmü vermek hevesine düştüm. Bu hevesim bir mücaseret addolunabilir. Belki; fakat istikbalin pek büyük takdirat ile alkışlayacağı bu güzel, rakik, hissî, ali eser üzerine bundan sonra ne kadar amik, ne kadar ciddi muhakemat ve takrizat yapılsa herhalde ben bu takdiratta ihraz-ı takdim etmiş olmakla iftihar edebilirim.

(…)

Mai ve Siyah istikbale ait bir eserdir, diyordum. Evet, biz ekseriya sadece tasvir-i vakayiden ibaret olarak yazılmış yahut büyük bir edib-i şehirin kaleminden çıkmış asarı takdir ederiz. Birini anladığımız, diğerini anlayamadığımız için severiz. Anladığımızdan lezzet almak, sevmek bir hiss-i tabii, anlayamadığımızı da müesserin şan ve şöhretine binaen anlamış gibi görünmek bir gurur eseridir. Sonra henüz hakkıyla iktisab-ı şöhret edememiş genç bir dahi-i edebin eseri – velev Mai ve Siyah kadar ali olsun – mümkün değil tezyifattan kurtulamaz; çünkü yenidir, alidir… Bu tezyifat içinde hiss-i rekabet – haydi haset demeyelim – ve gıpta asarı bulunduğu gibi yalnız gördüğünü, bildiğini sevmek fikr-i itiyad-perestanesi de mevcuttur.

(…)

Ticaret ve Nafia Nazırı Devletlü Mahmut Celalettin Paşa Hazretleri