';
355. Sayı / 7. Sayfa

Miladi Tarih: 30 Aralık 1897

Rumi Tarih: 18 Kânunuevvel 1313

6. Sayfa
2 Yazı
8. Sayfa
3 Yazı
Bir Osmanlı Zabitinin Afrika Sahra-yı Kebir’inde Seyahati ve Şeyh Senûsî ile Mülakatı

[354 numaralı nüshadan beri mabad]

İade-i Ziyaret ve İntihab-ı Efrad

Bingazi’ye muvasalatımın ikinci Salı günü alessabah âcizlerini ziyaret eden zevata birer birer iade-i ziyaret ettim. Oradan yeni küşat edilen rüştiye mektebini ve kışlalarında asakir-i şahaneyi ziyaret edip bade Bingazi’nin yarım saat haricinde ve en münasip ve havadar bir mahallinde saye-i umran-vaye-i hazret-i padişahide bir tarz-ı dilfirib ve metinde inşa olunmuş olan kışla-i hümayunu temaşaya gittik ki bu esnada refakatimde gelecek dört silah-endazı da intihap eyleyecektik.

(…)

(Mabadı var)

Yaveran-ı Hazret-i Şehriyariden

Piyade Miralayı

Sadık El-Müeyyed

Musahabe-i Fenniye

Dimağ ve tefekkür – Dimağın keyfiyet ve kemiyet itibariyle tetkiki – Dimağın sıkleti ile akıl ve zekâ mütenasip midir? – Hayvanatta dimağ ve kuvve-i akliye – Beşer ekmel-i mahlukattır – Akıl ve zekâyı takdir için mikyas.

Erbab-ı fennin en ziyade tetkike layık gördükleri ve her türlü terakkiyat-ı medeniyenin menşei addettikleri dimağ-ı beşerdir. Bu küçük kafa içinde ne kuvvet ve iktidar var! Akıl ve zekânın merkezi burasıdır. İnsanı hayvanat-ı saireden fark ve temyize medar olan, hayvanat-ı sairenin kâffesine galebe ederek meydana bunca harikalar, bedialar çıkarmaya, bir heyet-i içtimaiye teşkil edip terakki etmeye sevk eyleyen kuva-yı akliyesidir. Dünyada terakkiyat namına ne görüyorsak bu binalar, bu şehirler, vapurlar, makineler, fabrikalar kâffesi insanın o mini mini dimağının feyz ve mahsulüdür.

(…)

Avrupa mecami-i fenniyesinden bir ikisi tarafından bu yakınlarda dimağ üzerine tetkikat-ı cediyeyi ihtiva eder birkaç makale neşredilmiş ve bunlardan biri Fransa’da Doktor Şarl Rişe [Charles Richet] isminde bir mütefenninin kaleminden çıkmıştır.

(…)

Devr-i kadimde, Aristo hekim zamanında dimağ-ı beşerin asla hükmü yok deniliyordu. Merkez-i hissiyat kalp farz olunarak insanın dimağı vücudun en yukarı kısmına mevzu, kandan ve hararetten ari, beden-i insaniye hizmete gayr-ı muktedir, yalnız hararet-i gariziyeyi tadil hususunda biraz müfit bir kütle-i acibe olmak üzere kabul edilirdi.

Fakat ulum-ı hazıra dimağın kadir ve kıymetini, vazifesini anlamış ve bu bapta pek çok tetkikat icrasına muvaffak olmuştur. Pek çok! Emek ve gayret itibariyle böyledir lakin semere cihetiyle eyvah ki dimağ hakkında henüz erbab-ı fen pek az şey meydana koymaya muvaffak olmuşlardır. Muzlim noktalar, izahı müşkül cihetler, idrak ve tayini müteassir ve belki gayr-ı mümkün hadiseler var!

(…)