';
287. Sayı / 14. Sayfa

Miladi Tarih: 10 Eylül 1896

Rumi Tarih: 29 Ağustos 1312

15. Sayfa
3 Yazı
Elvah-ı Tabiattan

-2-

Çeşm-i Yar
Gül Fidanı
Bir Değirmen

[Üçüncü Mükafat Kazanan Hakkı Bey’in Fotografisi]

Musahabe-i Fenniye

Nikel nedir? – Niyelin tarihi – Bugünkü bu niyelcilik – Nadide ve naşinide bir piyano – Mucidinin sabır ve sebeti – Denize kimler girmeli – Girmek için denizin derecesi … intihap etmeli – Denize hangi saatte girmeli – Denizde ne kadar durmalı

Gümüş, bakır, kurşun. Kükürt boraks. İşte bu beş cism-i madeniyi müctemiyen arıtarak istihsal edilen halitaya İtalyanlar “niyellö” diyorlar. Bu halita bitteberrüt katılaştıktan sonra kemal-i dikkatle yıkanarak en ince darılar hacminde taneler halinde getirilir. Bu hale gelen taneler tekrar arıtılıp üzerleri mehkük olan madeni levhalar dökülür. Halitayı levha-yı madeniye üzerinde münakkaşın hasıl ettiği çukurluklar doluncaya kadar, dökmekte devam olunur. Sonra halita bitteberrut kesb-i salabet erinceye kadar levha açık havaya terk edilir. Halita kesb-i salabet edilince çukurlardan taşmış olan aksam-ı zaidesi, levha üzerinden kazıya kazıya çıkarılarak bade levha-yı madeniyeye cila verilir.

Bu suretle elde edilen levha-yı madeniye üzerinde, şekl-i mahkuk muvafık, bir resm-i meşhud olur ki kalem ile yapılan resimlerin manzara-yı latifesine tamamıyla haizdir. Gümüş levhalar üzerinde yapılan niyellerin letafeti diğerlerine faik olup bunlara “la vörrödi niyello” tabir olunur.

Niyelcilik evvelden malum bir sanat olup buna eski Yunanlar “melanon” ve Romalılar “ Nijellolm” derlerdi. Hata kurûn-ı vasıtada bile niyelcilik asarına tesadüf olunmuştur: Erkilyosun sekizinci asr-ı miladiye doğru yazdığı bir eserde niyelconun bir usul-ı istihzarı mukayyettir ki bu usulün Bizanslılardan mahuz olması kaviyyen melhuzdur.

Mösyö Övö Tersun yedinci asr-ı miladiden kalma niyelli gümüş küpeler bulmuş ve hatta üzerleri: “Benim sahibim ….” mealinde hatut ile mezyin olan eski niyelli yüzülerin resimlerini neşr eylemiştir.

 

-2-

Paris’te elyevm bir piyano mevcuttur – Mösyö Budr tarafından imal edilen bu alet-i musikiye şimdiye kadar misl-i nadide ahengi naşinide bir garibedir.

Bu garip piyano iki metre tulunda bir hatt-ı müstakim üzere dizilmiş bir sıra çakmak taşlarından ibaretti. Yine çakmak taşlarından mamul olan küçük çubuklarla örüldüğü halde yirmi iki muhtelif perdeden ses çıkarmak mümküm olduğundan bu taşlar vsautasuyl pek güzel havalar çalınabiliyormuş.

-3-

Size bir de acibe-yi basariyeden bahsedeceğim ki tecrübesi hem kolay hem de … ucuz. Küçük bir güzellik camı kadar, onun gibi yuvarlak bir ayna parçasını sol gözünüzle burnunuzun teşkil ettiği zaviyeye tatbik ettiniz. Yüznüzü beyaz bir duvara yahut üstü beyaz bir bez ile örtülü ve duvara asılı bir çerçeveye çeviriniz. Arkanızda kalan eşya bittabi, sol gözünüzün yanındaki, ayna parçasına münakis olacağından onları oradan görürseniz: bu gayet tabibidir, bunun şayan-ı tabib bir ciheti yoktur. Fakat bu aralık karşınızdaki beyaz duvara yahut üstü beyaz boyalı örtülü levhaya sağ gözünüzü atfeyleyecek olursanız arkanızda kalan eşyanın bir kısmını orada mürtesim görürsünüz ki bu rüyetten müteacip olacağınızda şüphe etmem.

 

Bu suretle arkanızda kalan eşyayı görmezseniz tersim etmiş ve bu sayede ucuzca bir camera lucida yani haber-i maziye tecrübesi yapmış olursunuz.