';
396. Sayı / 2. Sayfa

Miladi Tarih: 13 Ekim 1898

Rumi Tarih: 1 Teşrinievvel 1314

1. Sayfa
1 Yazı
3. Sayfa
4 Yazı
Musahabe-i Fenniye

Tepebaşı bahçesinden çıkanlar – Saman uğrusu mu fecr-i şimali mi? – Semada bir ziya – Paris’te aynı hâl – Antil Adaları’nda bir kasırga – Japonya’da asar-ı bürkâniye – “Vezüv” cebel-i ateş-feşanın indifaatı – Şemsin lekeleri ve ilm-i heyet erbabında telaş – Küre-i arz ve şems aralarında münasebat – Şemsin lekelerinde feveran-ı muvakkat – Müstesna ahval.

İstanbul gazetesi üç hafta kadar evvel şu fıkrayı neşrediyordu:

“…Cumartesi akşamı gece yarısına doğru Tepebaşı Tiyatrosu’ndan çıkanlar bir hadise-i semaviye rüyet etmişlerdir. İngiltere sefarethanesi tarafından bulutların önünde yuvarlak bir ziya müşahede edilmiştir. Bir hacer-i semavi eseri olduğu maznun olan bu ziya süratle tayy-ı mesafe ederek arkasında da muzî bir iz bırakıyordu. Kabristan sokağının üst tarafına geldiği zaman münşak oldu. Sefarethane kurbunda yaya kaldırımı üzerinden bu aralık geçenler elektrik ziyasına müşabih göz kamaştırıcı bir aydınlık içinde kalmışlar ve hacer-i semaviden buraya bir parça düştüğüne zahip olmuşlardır. Havadaki ziyanın bir kısmı Tophane’ye doğru gitmiştir. Bu hadise Beyoğlu ahalisinden o saatte sokakta bulunanların hemen kâffesi tarafından müşahede olunmuştur.

Bu ziyanın Anadolu tarafına doğru gitmiş yahut havada dağılıp nâbedid olmuş olması memuldür. Beyoğlu’na taş düştü diye taharriyatta bulunanlar hiçbir şeye destres olamadılar…”

“…Cumartesi akşamı saat yediye doğru Paris ufkunda, garb-ı cenubi cihetinde gayet parlak, maiye çalar, kızıl bir aydınlık müşahede olunmuştur. Fransa’nın Şarter [Chartres] havalisinde de böyle bir hadise-i semaviyenin rüyet edilmiş olduğu haber veriliyor.

“Paris’te görülen ziya dübbüekber kümesine doğru gitti. Atılmış pamuk gibi bir şekil aldı. Bu hadise bir fecr-i şimaliye benzemekteydi…”

Bazı erbab-ı dikkat bu hadiselerle Japonya’da vukua gelen asar-ı bürkâniye ve Antil Adaları’nda zuhur eden şiddetli kasırga arasında bir münasebet tasavvur etmişlerdir.

Gerek asar-ı bürkâniyeden, gerek gayet şiddetli kasırgalardan cevv-i havanın havada seyran ve tayeran eden ufak büyük birtakım ecsam ile ve toz, toprak, taş kırıntılarıyla, zerreleriyle dolması pek mümkündür. İndifaat-ı bürkâniye ve kasırga sebebiyle hava bittabi allak bullak olarak bundan cesim dalgalar hasıl olmuş ve ecsam-ı sagireyi hamil olan bu dalgaların sevk-i riyah ile buralara kadar gelmiş olduğunu ve bu hadisat-ı semaviyeye bunların sebebiyet verdiğini farz ve tahmin edenler de olmuştur.

Fakat bazıları öyle kısa bir zaman içinde Japonya’dan, Antiller’den kasırganın sürüp getirdiği kırıntıların buralara kadar gelmesini ve bunların fecr-i şimaliye benzer hadiselere sebep olmasını baid görmektedirler.

(…)

Ufak tefek mi? Bu aralık şems üzerinde müşahede olunan lekeler, bu lekeleri icap eden hadisat-ı tabiiye âdeta ilm-i heyet erbabını ürkütmüştür. Heyet-i şinasandan meşhur Kamil Flamaryon [Camille Flammarion] bu lekeleri temaşa için bir an rasat dürbünü başından ayrılamamaktadır. Mösyö Flamaryon geçende müşahedatı hakkında malumat vermiştir. Hilaf-ı intizar olarak şemsin lekelerinde görülen şiddet bu heyet-şinası bile düçar-ı telâşi etmiştir.