';
405. Sayı / 2. Sayfa

Miladi Tarih: 15 Aralık 1898

Rumi Tarih: 3 Kânunuevvel 1314

1. Sayfa
1 Yazı
3. Sayfa
3 Yazı
Musahabe-i Fenniye

Seyyah güvercinler – Vapurlarda güvercinler – Harekette bulunan vapurların kara ile imkân-ı muhaberesi – Fransız vapurlarında tecrübeler – Amerika sefain-i harbiyesinde tecrübeler – Hayvanatta altıncı his – Tayin-i cihet – Britanya vapurunda uçurulan güvercin ve altıncı hissin butlanı – Telsiz telgraftan ümitler

Son beş on sene zarfında seyyah güvercinlere fevkalade bir hüküm verilmeye başlanmıştır. Avrupa ve Amerika’nın her tarafında bu latif ve havada harikulade bir saat tayyerana malik olan hayvanatı beslemek, terbiye etmek hususuna fevkalade ehemmiyet vermekte bulunmuşlardır. Seyyah güvercinler terbiye edildiği, yemek yediği, beslendiği güvercinliklere, yerlere pek ziyade alıştıkları cihetle buralardan alınarak uzaklara, birkaç yüz, hatta binlerce kilometre uzağa götürülüp bırakıldıkları halde eski yerlerine ve güvercinliklerine gelmeye pek haris bulunmakta, harikulade bir dikkatle uçuruldukları noktadan gidecekleri ciheti tayin etmeye ve kemal-i süratle buraya gelmeye say etmekte, seri bir şimendifer süratini de bazen geçerek mesken-i aslilerini bulmaktadırlar.

Güvercinlerin bu hassasından muhabere hususunda istifade etmek ciheti düşünülmüş ve medeniyetin şu devre-i terakkisinde vesait-i ihtilatiyenin, müraselatın ehemmiyet kesp ettiği şu zamanda güvercinlerin pek mühim hizmet ifa eyleyebilecekleri nazar-ı dikkate alınmıştır.

Bugün telgraf ve telefon sayesinde küre-i arzın kâffe-i nukatı birbirine merbut demek olup şarktan garba, şimalden cenuba her nokta, her nerede olursa olsun bir diğeriyle, semt-i re’s semt-i kademiyle an-ı vahitte haberleşmeye muvaffak oluyorsa da telgraf ve telefonun işe yaramadığı ve insanların muhabere imkânını bulamadığı yerler, zamanlar da vardır.

Mesela karadan açılmış, engin denizde yol almaya başlamış olan bir sefinenin kara ile yani bu sefinede bulunan insanların bütün diğer insanlarla münasebatı münkatı olmuş demektir. Avrupa’dan Amerika’ya yahut Amerika’dan Avrupa’ya giden vapurların en serileri bu mesafeyi altı yedi gün zarfında kat etmekte ve bu bahr-i muhit seferini icra eden sefinedeki yüzlerce insanlardan bir müddet zarfında – öldüler mi, kaldılar mı – hiçbir haber alınamamaktadır. Kim bilir nice valideler, nice hayırlı zevceler uzunca bir deniz seferi icra eden evlat ve ıyali için endişe içinde kalmıştır. Bu endişe ve telaş da becadır. Çünkü şimdiye kadar deniz kazalarının önü alınmak için pek ziyade gayret olunduğu, erbab-ı vukuf ve erbab-ı insaniyet bu emelin husulüne pek çok çalıştığı, vapurlar intizam ve mükemmeliyet kesp ettiği, bütün sevahilin tehlikeli noktalarına fenerler yapıldığı, müsadematın meni için nazariyatı tamamen akla mutabık – maatteessüf tatbikatı henüz müteassir – usul ve kavait vaz olunduğu halde bu kazaların katiyen önünü almak kabil olamamıştır.

(…)