';
258. Sayı / 10. Sayfa

Miladi Tarih: 20 Şubat 1896

Rumi Tarih: 8 Şubat 1311

9. Sayfa
4 Yazı
11. Sayfa
2 Yazı
Musahabe-i Fenniye

Terakkiyat-ı Sınaiyye: Suni Meşin – tahta yığınlarından istifade – odunla odaların tathiri – köpeğe o kadar emniyet etmemeli – Berlin’de bir kızın gözünü köpeği kör etmiş – tasfiye edilmiş sütlerin faydası – işret aleyhinde teşebbüsat: Norveç’te yeni bir kanun

Fünun dairesinde ne derece terakkiyat vuku bulursa bu terakkiyattan sanayi ve ticaretin de istifade ettiği ve mesai-yi beşeriyenin birbirine merbutiyeti kavi olup fennî, sınaî, ticarî herhangi bir şube-i marifette terakki-rev-nüma olursa bunun bütün âlem-i medeniyette tesir gösterdiği muhakkaktır.

Erbab-ı fennin nazariyat ile iştigali asla bahis addedilemeyeceği gibi kimyahanelerde yapılan tecrübelerde alelekser netayic-i fiiliye göstermektedir. İşte bu neticelerden biri de suni meşin imaline muvaffakiyettir. İhtiraat-ı cedideden bahis mecami-i fenniyeden biri suni meşinin birçok hususatta istimal edilebileceğini dermeyan ediyor. (…)

 

Servet-i Fünûn Müdürü Beyefendiye: Araba-Araba [Ayn ile]

Üslub-ı Farsîde bir kelime olduğu halde galiba müvellidattan olmak cihetiyle “burhan”da kaydı bulunmayan “gerdune” manasına lisanımızda kullanılan araba lafzı kadimen “ayn” ile yazılırdı. Bunun Türkçe olacağını, Türkçede ise “ayn” harfine mahal bulunmadığını mülahaza edenler  kelimeyi “elif” ile “araba” suretinde yazmaya başladılar. İnsan alıştığı şeyi bazen kolaylıkla terk edememek seyyie-i tabiiyesinden midir her nedense bu lügatı yazacak olduğum zaman “araba” [elifle] suretinde yazmayı gönlüm istemediği gibi kalemim de eskiden beri görüp bellediği şekl-i imlaya meylederdi. Mamafih “araba” [aynla] hakkında lügaten bir tahkik ve tetkik fırsatı düşmemişti. (…)

Evvela süfun ve sefine lügat-i Arabiyelerinin naklettiğim tefsiratından anlaşıldığı üzere suyun yüzünü sıyırmak gibi edna bir mülabese ile gemiye “sefine” ıtlak olunmuş olduğuna göre bu ıtlak yeryüzünü çizmek veya tozları ve toprakları yarmak, yırtmak veyahut yeryüzünde bir ufacık gemi gibi seyir ve hareket etmek alaka-i teşbihiyeleriyle “gerdune”ye de teşmili ve fakat asıl gemiden tefrik ve temyizinde suhulet husul için sefinenin bir nev-i mahsusuna mevzu bulunan “araba” kelime-i Arabiyesinin “sefine”ye bedel istimali neden caiz olamasın? “Merakib” lügatının vesait-i nakliyenin berrî ve bahrîsine şamil olması “sefine” demek olan “araba”yı “gerdune”ye de teşmilde niçin mikyasün aleyhi vema bi’t-tatbik addolunamasın? (…)

İşte bu tahkikat ve mütalaat “araba” kelimesinin imlasınca melufiyet-i kadimede sebat için bendenize bir medar-ı kavi oldu. Bunu “araba” suretinde yazanların dahi elbette birer gûne tetkikleri ve mütalaaları olmak lazım gelir. Ben onları bilemediğim ve ber-vecih tafsil-i icra ettiğim tahkik ve tetkiki ise kendimce kâfi ve müsait gördüğüm için itiyat ve içtihadımda mazur görüleceğimi ümit ederim.