';
379. Sayı / 1. Sayfa

Miladi Tarih: 16 Haziran 1898

Rumi Tarih: 4 Haziran 1314

2. Sayfa
2 Yazı
Şöhret-i Sehile

Ali Kemal Bey’e

“Edebiyat-ı Cedide – Menşe ve Esasları” makalesinde size ait olan satırlara dün İkdam’da cevap veriyorsunuz. Biraz şiddetli, doğruluğu cihetiyle biraz acı olan sözlerim sizi ziyade müteessir etmiş ki Servet-i Fünûn’u okur okumaz yazdığınız bu makale perişani-i fikir ve ifadeden kurtulamamış. Fakat şimdi bu gibi şeylerle iştigali, zahiri bir nezaket altında ihfaya çalışılan tezyifleri bir tarafa bırakarak sizinle açıktan açığa, halisane görüşelim. Belki bu müsmir olur ve tarafeynce ne denilmek istenildiği anlaşılır. Eğer birbirimizin maksadını amden anlamamak istersek artık faydasız kalacak olan mübahaseyi keseriz. Şimdi geliniz, “Şöhret-i Sehile” ve “Ah Mine’ş-Şiir ve Halatihi” unvanlı bentlerinizi, havi oldukları mevat itibarıyla üç nokta-ı nazardan tetkik edelim.

Evvela: Hikmet-i Bedayie dair bir tetkik-i naçizane mahsulü olarak dört beş haftadır Servet-i Fünûn’da neşredilen makalelerimi beğenmiyorsunuz. Bunların bi-esas olduğunu şu satırlarla anlatıyorsunuz:

“Yeni edebiyat-ı cedidenin mücahitlerinden biri Hikmet-i Bedayi’ namına ne tuhaf sözler fırlatıyor, ilmi hercümerç, tarihi tarumar ediyor… & … Hikmet-i Bedayi diye de umulmaz hezeyanlarda yüzeriz. Yüzeriz de yine ne hükmü var, edip geçiniriz.”

diyorsunuz. Şimdi insaf ediniz, benim birçok çalışarak, bir hayli kitap karıştırarak meydana koyduğum bu mübahati çürütmek için bu kadarcık bir söz kifayet eder mi?

(…)